20 Temmuz Cumartesi günü, Ağrı zirve tırmanışını tamamladıktan sonra inişe geçerken sis ve tipi nedeniyle mahsur kalan Muhammed Halim Dağlı ve Dilek Gökbulak 'ın cansız bedenlerine 22.07.2024'te ulaşılmıştır.
Cenazeleri kurtarma ekiplerinin çalışmalarıyla 25.07.2024'te dağdan indirilmiştir.
Konu ile ilgili kamuoyunda çıkan haberler kaynak belirtilerek direkt alıntılanmıştır.
INDEPENDENT
Türkiye'nin en yüksek noktası Ağrı Dağı'na grup halinde tırmanış yaparken 2 arkadaşı hayatını kaybeden ve kendisi de kaybolduktan sonra yolunu bularak 4 bin 200 kamp alanına inmeyi başaran akademisyen Muhsin Koçak, o gün yaşadıklarını anlattı.
Tekirdağ'da yaşayan ve aynı zamanda Kosova Biznesi Üniversitesi'nde akademisyen olan Prof. Dr. Muhsin Koçak, AA muhabirine, 20 Temmuz günü saat 01.00 sıralarında Ağrı Dağı'nın 4 bin 200 rakımında bulunan kamp alanından zirve tırmanışı yapmak için ayrıldıklarını, tırmanış sırasında hafif bir yağmur olduğunu ve sabaha doğru bir yerde mola verdiklerini söyledi.
Mola verdikleri yerde yağmurun kesildiğini, rüzgar ve sisin kaybolduğunu anlatan Koçak, "Tırmanış için hava son derece güzeldi. Tırmanışa devam etmeye başladık. 4 bin 900 metreden sonra ani bir sis başladı. O sisle birlikte çok şiddetli bir rüzgar ve tipiye dönüştürdü. Önümüzü göremeyecek dereceye geldik. Bir metre bile önümüzü göremiyorduk. Zaten zor yürüyorduk. Geriye dönmemiz de imkan dahilinde değildi çünkü artık ayak izleri de siliniyordu." dedi.
Koçak, tipinin çok şiddetli olduğunu ve ayak izlerini doldurduğunu anlattı.
Önlerinde başka bir grubun da olduğunu ifade eden Koçak, "Ben ve Dilek hanım birlikte hareket ediyorduk. Dilek hanım benim arkamdaydı. O arada da ben grubun arkasından kopmamaya, yetişmeye çalışıyordum. Dilek hanıma da ikazda bulunarak benden ayrılmaması gerektiğini söyledim. Aksi takdirde kaybolursak bulunamayacağımızı ve öleceğimizi söyledim. Bizim önümüzdeki grubun rehberindeki Gps (konum) bizi zirveye taşıdı." diye konuştu.
Arkasına baktığında Dilek Gökbulak'ı görmediğini aktaran Koçak, "Dilek Hanım yoktu artık. Ben nasılsa arkamdan geliyordur ve onun da arkasında gruplar vardır, mutlaka onu bulur ve zirveye getirirler diye düşündüm. Zirveye gittiğimiz zaman ben zirvede olduğumu gördüm. Bunu gps aletinin metalinden anladım, başka türlü zaten zirveyi göremiyoruz. Zaten zirvede 2 dakika kalamadık. Zirveden geri dönüyorduk." ifadelerini kullandı.
"Biz zirve yapıp gideceğiz, siz gidin"
Zirvedeki buzullardan aşağıya indikleri zaman yeni bir grubun zirve yaptığını gördüğünü dile getiren Koçak, şöyle devam etti:
"O gruba baktığım zaman 1-2 metre mesafede Dilek hanımı gördüm. Demek ki Dilek hanım geride kaldıktan sonra o grupla birlikte gelmeye çalışmış. Dilek hanımın hemen yanında Halim beyi gördüm. Halim bey de aynı zamanda bizim grubumuzdan koparak başka bir grupla zirveye gelmişti. Dilek hanımla ayaküstü biraz sohbet ettik ve dedim ki 'isterseniz geri dönün, çok risklidir'. O da 'zaten zirveye 10-20 metre kaldı. Biz zirve yapıp gideceğiz, siz gidin. Biz yolda sizi yakalarız.' deyince ben devam etmek için arkama geri döndüğüm zaman benim takıldığım grup da maalesef gitmişti. Ve kimseyi göremiyordum. Göremeyeceğim için de artık ben kaybolduğumu düşündüm. Zaten kaybolmuştum. Çünkü orada grubu da göremiyordum."
Koçak, önceki zirve tırmanışlarından edindiği tecrübe ve zemini tanımış olmasından dolayı içgüdüsel olarak hareket ettiğini ve yolu bularak aşağıya inmeyi başardığını söyledi.
Koçak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"4 bin 900 rakıma indiğim zaman önümde bizim grubu gördüm. Geri dönme kararı aldıklarını söylediler. Grup liderimiz zirve yapmaktan vazgeçtiklerini söyledi. O yüzden zirveye gelemediklerini söyleyince ben Dilek hanım ile Halim beyin de zirveye çıktığını, onları gördüğümü söyledim. Dolayısıyla ben aşağıya inmeye devam etmeye başladım. Kamp yerine vardığım zaman Dilek hanım ile Halim beyin kaybolduğunu duyduk. Aynı zamanda grubumuzda Hollanda vatandaşı olan Usseb Karakhalil beyefendinin kayarak ayağını kırdığını duydum."
Cenazelerin henüz getirilememiş olmasının acı bir sonuç doğurduğunu anlatan Koçak, arkadaşlarının kaybolduğu ilk gün bütün imkanlar seferber edilse bile hava koşulları nedeniyle arama kurtarma çalışmasının mümkün olmadığını belirtti.
"Orada bir cehennem yaşanıyordu"
Havanın çok kötü olduğunu aktaran Koçak, şunları kaydetti:
"Zirve yaptığımız gün kesinlikle herhangi bir şekilde arkadaşlarımızın bulunması ya da kurtarılması mümkün değildi. Zira orada bir cehennem yaşanıyordu. Fiili imkansızlık vardı. Göz gözü görmeyecek derecede bir karanlık, yıldırım, şimşek ve fırtına vardı. Yani kaybolan arkadaşlarımızın 24 saat içerisinde bulunması fiilen mümkün değildi. Fiili imkansızlık vardı. O denliydi. Ertesi gün de zaten gidildiğinde görülemedi. 2 gün sonra bazen Ceylan tarafından arkadaşlarımızın naaşı bulundu."
Cenazelerin bir an önce indirilmesini ve ailelerine teslim edilmesini umutla beklediklerini dile getiren Koçak, "Bizim için de çok büyük bir travma ve yara oldu. Umarım bundan sonra daha dikkatli tırmanışlar yapılır. İnsanların ve insanımızın canına bu kadar mal olacak bir tırmanış olmaz." diye konuştu.
HABERTURK
DHA'da yer alan habere göre inişe geçen dağcı gruptan Dilek Gökbulak ile Muhammed Halim Dalgın kayboldu. 112 Acil Çağrı Merkezi'ne yapılan ihbar sonrası AFAD, jandarma ve sağlık ekipleri arama başlattı. Yerli rehberlerden oluşan bir ekip ile Van AFAD'dan 10, Ağrı AFAD'dan 4 kişilik ekip, dağcıları aradı.
Gece hava şartlarının olumsuzluğu sebebiyle kamp yapan arama ekipleri, sabah 07.30 sıralarında çalışmalara yeniden başlattı. Ağrı Dağı'nın 'buzul platosu' olarak bilinen kuzey tarafına geçen yerli rehberler, her 2 dağcıyı da donmuş halde buldu.
IHA
Ağrı Dağı’nda tırmanış yaparken olumsuz hava şartları nedeniyle hayatını kaybeden Dilek Gökbulak ve Muhammed Halim Dalgın’ın cenazeleri, 5 gün süren yoğun çalışmaların ardından dağdan indirildi.
20 Temmuz’da gerçekleşen olay sonrası başlatılan arama kurtarma çalışmaları neticesinde dağcı Dilek Gökbulak (45) ve Muhammed Halim Dalgın’ın (58) cansız bedenlerine 22 Temmuz’da ulaşılmıştı. Arama kurtarma çalışmalarına Ağrı, Adana, Bursa, Kahramanmaraş, Sakarya, İstanbul, Afyonkarahisar, İzmir, Ankara ve Rize illerinden gelen toplam 53 AFAD personeli, 12 jandarma görevlisi, 30 UMKE personeli, 2 yerel rehber ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir insansız hava aracı katıldı.
Dağın 4.200 rakımlı kamp bölgesinde bulunan ekiplerden 23 kişi ve 2 yerel rehber, gece saatlerinde tırmanışa geçerek sabaha doğru 4.900 metre rakıma ulaştı. Ekipler, cenazeleri sedyeye alarak buzul alandan düzlük alana çıkardıktan sonra inişe geçti. 4.200 metre rakımdan bir at ile taşınan cenazeler, 3.200 metreye ulaştıktan sonra araçlarla Doğubayazıt’a gönderildi.
-
Dilek GökbulakBilinmiyorBilinmiyorHipotermi
-
Muhammed Halim DalgınBilinmiyorBilinmiyorHipotermi