Yıl
Bölge
Faalİyet Türü
Mevsİm
Kaza Sebebİ
14-08-2005
Bursa - Kestel
1
1
Bölgede aynı anda tırmanış’ta bulunan, Sn. Bülent AKTAŞ’ın mailinden aynen alınmıştır :
Değerli dağcı dostlar
14 Ağustos Pazar günü Bursa Narlıdere köyündeki kayalıklarda tırmanış ve spor rota açma çalışması yaparken hazin bir kaza sonucu, Ömer Kalkanlı hayatını kaybetti.
Olay saat 14:30 sularında köyün karşı tarafındaki büyük kayalıkların köylülerin deyimiyle odalar mevkiinde oldu. Yeni bir sektör olarak orayı keşfetmişti Ömer o gün sabahta yeni açmış olduğu başka bir rotada tırmandık. daha sonra öğle aradan sonra açılacak rota yerini belirledik. Yemek ve çay faslından sonra boltlamaya başlıyacaktık. Ben bu arada siz otururken diğer taraftaki tırmanan arkadaşlara bi uğrayıp geleyim başlarız dedim. Yarım saat kırkbeş dakika sonra geri geldiğimde Ömerle Onur yukarı çıkıp sistemi kurmuşlardı bile ve Ömer Onur'u üstten emniyetli olarak indiriyordu. Onur da rota temizliği yapıyordu. Tamam indir dediği sırada hızla aşağı inmeye başladı ne oluyor diyemeden yukarıdan bir bağırtıyla birlikte devasa bir kaya bloğunun koptuğunu gördük biz rotanın altında aşağıdaydık ve kaçışmaya başladık ve bloğun peşine Ömerinde aşağı düştüğünü gördüm. Blokla beraber düştüğünden ve zemin aşağı doğru eğimli olduğundan bir süre aşağı doğru yuvarlandı ve bir kaya bolğunun arasında durdu. Hemen yanına koştum. Nabzı vardı bir süre sonra solunum gelmeye başladı fakat yaraları çok kötüydü. Kafa kısmında çok derin yara, sağ ayağında açık kırık, sağ kolunda parçalı kırıklar vardı. Hemen 112 yi aradık orada ilk müdahaleyi yapmaya çalıştık. Bu arada Onur'un durumunun iyi olduğunu anladık ve Ömer’e yoğunlaştık. Ambulans geldi .Doktor ve Sedyeyi yukarı aldık. Ömeri bulunduğu yerde sedyeye aldık ve hemen aşağı indirmeye başladık. Arazi çok kötü olduğundan çok zorlu bir iniş oldu. Ambulansa koyduk ve müdahale devam etti. Hastaneye gittik bir sürede hastanede müdahale edildi fakat acı haberi vermekte gecikmediler.
Olayın olmasındaki neden, yukarıdaki emniyet sisteminin tek bloktan alınması idi. Orada hangimiz olsak büyük olasılıkla aynı sistemi kuracaktık. Ve Ömer de öyle yapmıştı bloğun büyüklüğüne güvenip ve hatta yukarıda küçük bir de test yapıp öyle kurmuştu sistemini . Blok gidince, kendisi de bloğa bağlı olduğundan gücü durdurmaya yetmemişti. Ama sanırım durumu fark edip Onur’un hayatını kurtarmayı başarmıştı . Çünkü onun hızlı da olsa sağ salim aşağı inmesine yetecek refleksi göstermişti . Olayla ilgili anlatacaklarım bu kadar. Daha sonra başka yerlerde de yazılacak ayrıntılar. Tekrar hepimizin başı sağolsun
Ömer Kalkanlı; Büyükdemirkazık Kış, Devamend Kış çıkışları var. Küçükdemirkazık-- Kaldı—Emler--Direktaş--Kızılkaya--Çağalınbaşı--Beşparmak—Lahitkaya--Vayvay ve çevresindeki diğer zirvelerde, Uludağ, Erciyes ve Avrupa Alplerinde Tacul çıkışı - Mont Blanc v.b. Çıkışı var. Daha çok spor tırmanış bahçelerine gitti…Narlıdere…Anavarza…Kaynaklar…Balıklayalar…Pelitözü…Geyikbayırı gibi bir çok spor tırmanış alanında tırmandığı spor rotalar var.. Bursa’da boulder kayalıklarına gittiği ve yeni sektörler açtığı biliniyor.
Yine Narlıdere’ de yeni sektörlerin açılmasında ve yeni rotalar açılmasında büyük katkılarda bulunmuş, insanlarla bağlantı kurup rota açılmasını sağlamıştır.
Devamı ...
17-08-2004
Kırgızistan - Pobeda Dağı
1
-
Bölgede aynı anda tırmanış’ta bulunan, Robert Schneider’in Sn. Tunç FINDIK ile paylaştığı gözlemleri :
Wassili, aAexandr, Afi Gigani (georgian mountaineer) me and Ali Hakan started to climb Pobeda, Ali shared the tent with Wassili and Alexandr, I with afi. We went to camp 1 the first day, camp 3 the second and camp 5 the last. Ali was very slow, always 3 to 5 hours after us; but he always went on. We summited on day 4, and convinced Ali, who was very slow 200 meters below the summit, to come back with us. The next day we descended from camp 5 on the ridge near the west summit. Afi was very fast first, i went after him, after me Wassili and Alex, Ali was going very slow, we waited in the snow cave a long time for him, but he never came. Then a Russian team came down, they said they had seen Ali descending and suddenly falling around 6750 meters (last rockband) He fell down the north face. We looked for the body (next day with helicopter) but couldn’t find it (snow always comes down the face, there are several bergshrounds...hard to find somebody).
I guess some questions remain: Ali was very slow, we hoped he would turn round himself, we tried to wait but, we got too cold, he had not hired Wassili and Alex as guides so they went ahead very often.... But even if we had
been going with him slowly I think we could not have avoided the accident because on this ground, you don't belay, just carefully walk down and use the fixed ropes, if one step is wrong you fall.. .Hope this explains things a bit for Ali’s friends in Turkey, till soon!
Diğer Dostlarından gelen mailler ve ipuçları :
Son 5 aydaki hırslı kilo verme ve Sniejni Pars olma tutkusu . Sürantrene ( Overtraining ) olmuş olma ihtimali ..
Devamı ...
07-08-2003
Niğde - Aladağlar
1
-
Sn. Tunç FINDIK’ın YTUDAK e-posta grubundan paylaştığı kaza raporudur :
7 Ağustos günü üç kişilik ekibimizle (ben Tunç Fındık, Kürşat Avcı ve kamp ekibi olarak bizimle gelen arkadaşımız Serdar Güner) Cimbar Boğazı- Dipsizgöl kamp yerine vardık. 8 Ağustos günü saat 05.45 sularında Aladağlar Demirkazık Dağı Kuzey duvarı tırmanışına başladık. Tırmanış öğleden sonra saat üç sularına kadar sorunsuz geçti; rotadaki tüm dik ve zor etapları tırmanarak zirveden yaklasik uc ip boyu (yaklaşık 120-140 metre) aşağıya ulaştık. Rotayı tırmananlar bilir; burada rota biraz yatar ve derin, çürük, içi buz dolu kulvarları izler. Bu kulvarın biraz dikleştiği yerde Kürşat lider tırmanırken ben de istasyona bağlıydım ve ona ip veriyordum. Kürşat benden 12-15 metre kadar yükselmişti. Ancak arkadaşımın tuttuğu oldukça büyük bir kaya (kabaca, yaklaşık 1 metreye 1.5 metre ebatlarında bir dikdörtgen diyebilirim) bir anda yuvarlanmaya başladı ve ona vurdu; büyük bir taş heyelanı ile Kürşat kulvarda taklalar atarak düştü; ben onu iple tutup durdurana kadar toplamda 30 metreye yakin düştü. Yaraları ve kanaması büyük olduğu için ilkyardım çabalarım sonuca ulaşamadı; Kürşat soka girip hayatini kaybetti. Bu noktada arkadaşımı mümkün olduğunca güvenli bir tarzda sabitleyip, kampa ulaşabilmek üzere tırmanmaya devam ettim ve zirveden klasik güneydoğu sırtı rotasını (külah) ve doğu çarsağını izleyerek Dipsizgöl oba yerindeki kampımıza inebildim. Ancak yorgunluk ve stres nedeniyle buradan dağevine inme seçeneğini kullanmadım ve geceyi kampta geçirdim.. Dağevine ancak ertesi sabah vardım.
Devamı ...
02-07-2003
Kırgızistan - Ala Arça Milli Parkı
1
-
Uğur Uluocak, Haldun Ülkenli, Alper Işın Duran’dan oluşan ekip, Ala Arça Sıradağları’nın 4441 metrelik Teketor Tepesi’nde 2 Temmuz 2003 günü bir zirve tırmanışı denemiştir.
Ekip, havanın kapanması ve yağmur ihtimali üzerine, saat 16:30'da vardığı zirvede sadece bir iki dakika kalmış ve dönüşe geçmiştir.
Haldun, Alper ve Uğur yaklaşık beşer metre arayla, kayalık zeminde yürürken, arazi yapısı emniyet almayı gerektirmemiştir. Arazi, geniş setler (balkonlar) şeklinde alçaldığı için iki set arasındaki alanlar, merdiven olarak isimlendirilebilecek, daha az eğime sahip geçişlerle kat ediliyordu. Uğur, 4350 metre civarındaki setten inmeye hazırlanırken tutunduğu kaya kopmuş ve bir anda 20 metre aşağıdaki sete yuvarlanmıştır. (Uğur olayın gerçekleştiği anda fotoğraf çekmiyordu.)
Kask takmasına rağmen başından ağır yara almış ve bir sonraki sete yuvarlanmıştır. Buradan daha aşağıdaki kar kulvarına düşerek kazanın olduğu noktadan yaklaşık 150 metre aşağıya kadar sürüklenmiştir. Haldun ve Alper, Uğur’un bulunduğu noktaya ancak 45 dakika kadar sonra inebilmişlerdir. İndikleri sırada Uğur’un hayati fonksiyonları sona ermiştir.
Devamı ...
24-02-2002
Kastamonu - Ilgaz Dağı
1
1
Ekip, klasik batı rotasını çıkmış (çok basit) ve zirve yapmıştır.
Zirvede hava bozmuş ve kuzeyden kestirme olarak inişe geçmişlerdir.
Yanlarında kask, krampon, kazma, ip dahil hiçbir teknik malzeme yoktur !
İki ayrı grup, önce beş kişilik grup, sonra iki kişilik grup düşerek kontrolsüz kaymışlardır.
Düşüş kot farkı 150m civarıdır.
Tahminen Songül COŞKUN düşme sonucu, anında hayatını kaybetmiştir. Arama kurtarma ekibine (Ertuğrul Melikoğlu liderliğinde 5 kişilik bir ekip) GSM ile haber vermişlerdir.
Songül COŞKUN’un cansız bedeni, hava muhalefeti nedeni ile üçüncü günün sonunda helikopterle indirilebilmiştir.
Yaralı olan Gökhan KOÇ ise 20 kişilik bir ekip desteği ile 22 saat’lik bir operasyon ile, sedye ile taşınarak aşağı indirilmiştir.
www.milliyet.com.tr / 27 Şubat 2002 Çarşamba
AKUT ve JAK ekibi 2 gün sonra Ilgaz’da yaşam savaşı veren dağcılara ulaştı. Ilgaz, Songül’ü aldı ama vermiyor !
AKUT ve JAK ekipleri, hayatta kalan dağcıları kurtardı. Ancak Ilgaz Dağı, Songül’ün cesedini almaya gelen helikoptere geçit vermedi. Ceset bugün de alınamazsa mecburen sedyeyle aşağı indirilecek...
Mustafa ÖZDEMİR / Seçkin KIRARSLAN / Murat KÖSE (DHA)
Ilgaz Dağı’nın 2 bin 546 metre yükseklikteki Küçük Hacettepe doruğuna tırmandıktan sonra inişe geçen ancak kayalıklardan yuvarlanıp omuriliğini zedeleyen Gökhan Koç ve onu yalnız bırakmayan dağcı arkadaşları Serdar Kılıç ve Reşat Ülger dün nihayet kurtarıldı. Üç dağcı, 13 saat süren nefes kesen bir operasyonla dağdan indirilirken; Pazar günü öğle saatlerinde 500 metrelik uçuruma yuvarlanarak ölen Songül Coşkun’un (31) cesedini almak için havalanan helikoptere Ilgaz bir türlü geçit vermedi.
SUSAYINCA KAR YEDİLER
Kalınlığı 3 metreye ulaşan kara bata çıka kaza yerine ulaşan AKUT ve Jandarma Arama Kurtarma Ekibi "JAK", Gökhan Koç’u olaydan 42.5 saat sonra Ilgaz eteklerindeki Çatören’e ulaştırdı. Sedyeyle dağdan indirilen Gökhan Koç ve yanındaki dağcılar ile kurtarma ekiplerine, önden giden askerler yol açtı. Zorlu yolculukta, ağırlık yapmasın diye yanlarına su almayan kurtarma ekipleri, buzları kırıp altındaki suyu içerek ve kar yiyerek susuzluklarını giderdi. Ekip gofret, kek, bisküvi yiyerek karnını doyurdu, enerji topladı.
İstanbul Kemer Country & Golf Club’te yiyecek içecek asistanı olarak çalışan Coşkun’un cesedi ise yürüyerek taşınması güç olduğu için helikopterle alınmak üzere kaza geçirdiği yerde bırakılmıştı. Yabani hayvanların zarar vermemesi için iyice sarılan ceset, koordinatları belirlenen bir noktaya yerleştirilmişti. Ancak dün öğle saatlerinde havanın açması üzere havalanan helikopter, tipi ve sis nedeniyle cesedi alamadan döndü. Songül’ün cesedini alabilmek için bugün bir deneme daha yapılacak.
KOÇ’UN DURUMU İYİ
AKUT ve JAK ekiplerince 13 km taşınan Gökhan Koç ise ambulansla Ilgaz Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Omuriliği zedelenen Koç, Çankırı Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Koç’un boynunu hareket ettiremediği, ancak ciddi bir sağlık sorununun bulunmadığı açıklandı. Koç’la birlikte kurtarılan Serdar Kılıç da Doruk Otel’de kendisini bekleyen ailesiyle kucaklaşırken duygu yüklü manzaralar yaşandı. Kemer Country’de Doğa Sporları Müdürü olan ve dağcılara kılavuzluk eden Kılıç, "Yaşadıklarımı ancak ben bilirim. Şimdiki hislerimi anlatamam" dedi.
‘KARDAN MAĞARA YAPTIK’
Babası Celal, annesi Ayşe, kızkardeşi Serap, eniştesi Ahmet ve 4 yaşındaki yeğeni Batuhan’a sarılarak hasret gideren Serdar Kılıç, olay günü havanın çok güzel olduğu ve Zeki Özdoğan’ın fotoğraf çektiği sırada aniden tipi ve sis bastırdığını anlatarak şunları söyledi: "Bir anda görüş mesafesi sıfıra düştü. Grup lideri olarak elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Çok zor doğa koşullarıyla mücadele ettik. Üşüdüğümüz zaman kardan mağara yaptık. İçinde ateş yakarak ısındık .
‘SERDAR PROFESYONEL’
Kemer - Yapı Turizm yetkilileri, birlikte çalıştıkları Serdar Kılıç’ın dağcılıkla profesyonel olarak ilgilendiğini, Songül’ün ise tecrübesiz olduğunu söyledi .
Devamı ...
20-08-2001
Rusya Federasyonu - Elbruz Dağı
1
-
4 yıllık dağcı Ali Kemal KEPENEK, inişte arkadaşlarına, "İçim üşümeye başladı" demiş ve olduğu yere yığılmıştır.
Elbruz’dan, Rusların yardımıyla indirilen Ali Kemal KEPENEK’in kalp krizinden öldüğü bildirilmiştir. Ali’yle zirveye çıkan Ersan BAŞAR : "O antremanlı bir dağcıydı. Gözlerimin önünde süzüldü. O an, aklımdan çıkmıyor" dedi. / Ersan Başar Basın açıklamasından.
Devamı ...
13-07-2001
Ağrı - Ağrı Dağı
1
-
Ağrı Dağı’na ikinci denemesidir.
İlk denemesinde (19 Mayıs 2000) Cehennem Deresinde düşmüş ve omzunu sakatlamıştır ! Jandarma tarafından alınarak, Iğdır Devlet Hastanesinde tedavi görmüştür.
İlk denemedeki başarısız tırmanışa ve tüm uyarılara rağmen, ikinci denemesini ‘’İskender IĞDIR anısına zirveye kupa bırakma’’yı sebep göstererek yapmıştır.
Tırmanış öncesi yaptığı basın toplantısında, DHA muhabirine “İNTİKAM TIRMANIŞI” ifadesini kullanmıştır !
Doğubeyazıt’tan Iğdır’a giderken Kabaktepe köyünden, yanına köylü Ahmet Kaçmaz’ı rehber (?) alarak tırmanışa başlamıştır. 4500m.’den sonra tüm kötü hava koşullarına rağmen tek başına devam etmeye karar vermiştir.
5000 m. civarında kız arkadaşı Munise’yi arayıp, kötü havanın peşini bırakmadığını söylemiş, 5165 m. platosunda zirveye 20 metre kala, cesedi arama kurtarma ekibi tarafından bulunmuştur.
Sertaç TÜMERDEM, yüksek olasılıkla Hipotermi’den yaşamını yitirmiştir. Sertaç’ın cenazesi, sekizinci gün Askeri helikopter desteği ile indirilip, otopsi sonrası ailesine teslim edilmiştir.
AĞRI’DAN DERSLER: Ağrı Dağı’nda Sertaç Tümerdem’in ölümü tedbirsizlik, dikkatsizlik, eğitimsizlik gibi eksikliklerin ötesine geçen bir boyut taşıyor.
Önceden bildirilen kaza !!
Ağrı Dağı’nda bir kaza daha yaşandı. Sertaç Tümerdem adlı bir dağcı yaşamını yitirdi. Keşke tedbirli olsaydı Sertaç. Keşke iki kişi tırmansalardı. Keşke dikkati elden bırakmasaydı. Keşke...
Dağ kazalarından sonra çıkartılan sonuçlar çoğu zaman bu çerçeveyle sınırlı tutulur. Oysa, bu kaza, “keşke”lerin ardından söylenenler gerçekleşip kişinin başına bir iş gelmese dahi, tartışılması gereken önemli bazı noktaların varlığına dikkat çekiyor. Ağrı Dağı’na yaptığımız iki kuzey çıkışının ardından rota hakkında ayrıntılı bilgi talebiyle çok sayıda telefon aldık. Bir gün İzmir’den arayan bir hanım, aynı talebi yöneltiyor; rota hakkındaki bilgileri bir gün sonra tek başına tırmanış yapacak arkadaşına ileteceğini söylüyordu. Tereddütsüz yanıtım “vazgeçsin bu sevdadan” şeklinde oldu. Bir süre sonra tekrar aynı kişi, arkadaşını kendisinin ikna etmesinin mümkün olmadığını, belki benim sözümü dinleyebileceğini söyledi. Bir süre sonra Sertaç aradı beni. Her şeyi ayarlamıştı Sertaç. Televizyona ve gazetelere demeçler verilmiş, valiyle görüşülmüş, yola çıkılmış ve sıra en sonunda, evet en sonunda rotayla ilgili bilgi almaya gelmişti. Projenin gerçekleşmesi için belirlenen süreye bu işin eğitimini sığdırmanın olanağı kalmamıştı. Sertaç, bana söylediği kadarıyla birkaç senedir kaya tırmanışı yapıyormuş, herhangi bir buz krampon eğitimi ve deneyimi yokmuş. Geri dön çağrılarının sonuçsuz kalacağı kesinleşince, rotayı tarif etmekten başka seçenek kalmadı benim için. İşin ciddiyetini vurgulamak amacıyla tehlikeleri abartarak ve en ufak bir tereddütte veya kötü hava olasılığında geri dönmesi gerektiğini tembihleyerek bitirdim telefon konuşmasını.
İki gün sonra, İzmir’den arayan hanım, Ağrı’dan kendisine telefon eden Sertaç’ın yanındaki kişinin dağ hastalığına yakalandığını söylüyor ve ne yapması gerektiğini soruyordu. İzmir’e ilettiğim yanıt oradan Ağrı’ya ulaştırıldı. Yine iki gün sonra, İzmir’den gelen telefonda bu kez Sertaç’ın 4 bin 200 kampı sonrasındaki rotanın tarifine ihtiyacı olduğu söylenince böyle bir yöntemi artık sürdürmenin mümkün olmadığını, beni Sertaç’ın bizzat araması gerektiğini söyledim. Sertaç beni dağdan döndükten sonra aradı. Yaklaşık 15 dakika lisan-ı münasiple yaptığının ciddiyetini anlatmaya çalıştım Sertaç’a.
İki ay sonra, gazetede Sertaç’ın ölüm haberi yer aldı. Sertaç, gazetelerin yazdığına göre bu kez “intikam” türü sözler sarf ederek yeniden çıkmıştı dağa.
Vahamet düzeyine erişen konuların tartışılma ihtiyacı, ölmüş birinin ardından konuşmanın sevimsizliğini fazlasıyla aşıyor. Sertaç için yapılabilecek bir şey kalmasa da, bundan sonra sadece dağcılık için değil, kestirme yollardan mesafe kat etmenin revaçta olduğu hemen her alan için dersler çıkartmak gerekiyor. Sorun; tedbir, dikkat, delikanlılık vs. gibi konulardan çok daha büyük boyutlara sahip. Genel olarak dağcılık anlayışıyla ilgili.
İşin özünden önce sunuşuna ve pazarlamasına özen gösteren anlayış, birçok alana yayılmış bir sapkınlık. Bu “işletmeci” mantığı, dağcılığa sirayet ettiğinde ise sonuç ; kişinin yaşamının sonlanması veya başkalarının ölümüne yol açması olabiliyor. İnsan dağa ve dağcılığa farklı saiklerle bağlanabilir. Bunda aşılamaz, aşıldığı durumda ise kişiyi affetmeyecek sınırlar vardır. “İntikam” sınır ötesidir.
İyi sunulduğu durumda başkalarının gözünde kendisine değer kazandıracağı hesaplanan bir planın ekseni olmamalıdır dağcılık.
Kahramanlara duyulan ihtiyaç, böyle bir boşluk yaratmıştır ne yazık ki. Bu boşluk farkında olunsa da olunmasa da, çok kişiye cazip geliyor.
Y. UĞUR ULUOCAK – ATLAS DERGİSİ
Devamı ...
29-02-2000
Ağrı - Ağrı Dağı
1
-
Kaza sonrası, 50 kadar dağcının katılımı ile hazırlanan ve deklare edilen kaza tutanağı :
……Selçuk , yan geçişin başına geldiğinde, bu noktada, yan geçişi üç kez denemiş ancak başarılı olamamış olan Nasuh'u bulmuştur. Nasuh, ip taşıyan Selçuk'un gelmesini beklemiştir. Selçuk biraz aşağıdaki riskli bölgede bulunan ince çatlaklardan kazma emniyeti alınmasını teklif etmiş ancak Nasuh bunun riskli olduğunu savunmuş, bölgenin, ipe yük vermeden ipi denge unsuru olarak kullanarak geçilebileceğini söylemiştir. Sonuç olarak; söz konusu sistem kurulmuştur.
Sert buzda buz vidası veya buz sikkesi olmadan ipi sabitleyecek bir emniyet noktası kurmak tamamen imkansız olmamasına karşın, böyle (standart) bir noktanın oluşturulmasındaki zorluk ve süre dikkate alınarak, olası bir düşüşü durduramayacağı bilinen ancak bir düşmeyi yaratabilecek koşulları engelleyebileceği varsayılan, standart dışı bir yöntem uygulamaya konmuştur. Buna göre, yukarıdaki hareketsiz dağcı herhangi bir noktaya bağlı olmayan ipin bir ucunu tutarken/salarken diğeri, ipin bedenini/diğer ucunu tutarak ve bu uca hafif bir yük vererek dikkatli bir şekilde yan geçişi tamamlayacaktır. Daha sonra gelecek olan dağcılar ise iki ucu iki elde tutulan ipten hafif bir yardım alarak geçmesi öngörülmüştü. En son dağcının ipi ise varış noktası tarafındaki kişiler tarafından tutulacaktı.
İlk olarak Nasuh yukarıda anlatıldığı şekilde ipin bitimine kadar 50 metre boyunca ilerleyerek geçişi tamamlamıştır. Nasuh yan geçişi tamamladıktan sonra İskender, Selçuk'la yer değiştirmiş ve Selçuk ipi hiç tutmadan ancak yanından giderek geçişi tamamlamıştır.
Son olarak saat 13:15 civarında aynı noktaya gelen Kuvvet, Nasuh'un ve Selçuk'un geçişini izleyememiş ve diğer üç dağcı tarafından benimsenen yöntem hakkında fikir sahibi olamamıştır. Kuvvet, İskender'in önerisi üzerine çantasının bel kemerinden yardımcı bir iple, ana ipe pursik bağıyla bağlanmıştır. Bu aşamada Kuvvet , varsayılan yöntemin düşüşü durduramayacak bir nitelik taşıdığını düşünmemiş, aksine kendisinin pursikle bağlanmış olmasıyla, mevcut hattın güvenli olduğu kanaatine varmıştır. Bu yönde İskender tarafından da ikaz edilmemiştir.
Kuvvet son olarak İskender'e baktığında, İskender omuzunun üzerinden attığı ipi aynı taraftaki eliyle tutmaktadır. Kuvvet henüz İskender'den 3 metre uzaklaşmışken yüzü vadiye dönük olmak üzere kaymış ve ipte hiçbir direnç hissetmeden sırt üstü düşmeye başlamıştır. Düşüşü takip eden saniyelerde Kuvvet sağ tarafına dönüp kazma ile düşüşü durdurmaya çalışırken sol yanından yaklaşık üç metre öteden İskender'in hızla geçtiğini görmüştür. Aynı sırada ipin gerilmesiyle, diğer uçta ipin bağlı olduğu Nasuh'un kazması yerinden fırlamış, Nasuh sendeleyerek düşmüş, olaya tanık olan Selçuk ise ipi durdurabilmek amacıyla fırlamış olan kazma ve ipin üzerine atlamış ancak kendisi de düşmeye başlamıştır.
Düşüş yaklaşık 30 metre sürdükten sonra birbirlerine yaklaşan Selçuk ve Kuvvet şans eseri aynı anda durmayı başarmışlardır. Düşüş sırasında Selçuk'un üzerine atladığı ip ve kazma da Selçuk'tan uzaklaşmıştır. Kuvvet'in durduğu noktada ipin iki ucuda tamamen boş vaziyettedir. Daha sonra yanlarına ulaşan Selçuk ve Nasuh'a İskender'in duramamış olduğunu aktarmıştır….. Bu metin , 30 Nisan tarihli toplantıda ortak olarak kararlaştırıldığı gibi, son düzeltmeler yapıldıktan sonra Kuvvet Lordoğlu, Selçuk Kahveci ve Nasuh Mahruki tarafından bir kez daha gözden geçirilip onaylanmıştır.
Tarih:18.05.2000
Devamı ...
24-04-1999
Aydın - Söke
1
-
Bölgedeki basit ama dik kayalık alanda yaptığı malzemesiz çıkış sırasında, çürük kayalık alanda düşmüştür. (yaklaşık 75m.)
Düşme ve darbeye bağlı kafa travması nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
Devamı ...
30-03-1999
Niğde - Aladağlar
1
-
Soner ÜNSAL, tırmanış sırasında düşmesinin ardından, ekip arkadaşları aşağı inerek onu bulmuşlar, ölüm durumunu teşhis etmişler, yerini işaretleyip yardım için bölgeden ayrılmışlardır. Arama kurtarma ekibi, kaza bölgesine geldiğinde o bölgede düşen bir çığın Soner ÜNSAL’ın cansız bedenini örttüğünü tespit etmiştir.
İki gün süren arama kurtarma çalışmalarına, Aladağlar Mangırcı vadisinde 10 kişilik Fransız tur kayağı grubunun çığ altında kaldığı haberi nedeniyle ara verilmiştir.
Fransız ekibin arama kurtarma çalışmalarının tamamlanmasının ardından (1 ölü, 1 ağır yaralı) arama kurtama çalışmalarına kaldıkları yerden devam etmişleridir.
03 Nisan 1999 günü aramalara tekrar başlayan ekip, aynı gün Soner ÜNSAL’ın cansız bedenine ulaşmış ve cenaze, ertesi gün Aladağlar’da Çukurbağ Köyüne defnedilmiştir.
Devamı ...
07-02-1999
Denizli - Karcı Dağı
1
-
Ekibin yürüyüş yaptığı bölge, birçok kulvar içermektedir. İrtifanın fazla olmamasından dolayı (1800 m) genelde katmanlaşmış bir kar yapısı vardır. Kazadan 3- 4 saat önce ciddi bir yağış başlıyor. Ekip, zirve yaptıktan sonra dönerken, tipiye sebebi ile, geldikleri nispeten kayalık ve daha zor kısımdan değil, sırt hattının diğer tarafına açılan kulvarlardan, en güvenli görünen birine giriyorlar. İniş esnasında, coğrafi yapıdan dolayı özellikle üst taraflarda kulvarı sürekli zikzaklar çizerek kesiyorlar. Yaklaşık 100 metrelik açıklık alandan sonra kulvar, sık orman örtüsü içerisinde devam ediyor. Ekibin çığa yakalandığı yer, yoğun ağaçlık bir yer. Orman içerisinde ilerleyen ekibin, ağaçlık alanda olmalarından dolayı herhangi bir çığ beklentisi yok Düşen toz kar çığı, arkadaki yığıntıyı da tetiklemiştir. Dolayısıyla toz kar çığın hemen peşine, ikinci bir kütle de geliyor
Mutlu ACAR ilk düşen çığa yakalanmış, ikinci çığ ise Mutlu ACAR’ın üstünü örtmüştür. Ekipteki diğer 3 kişiden ikisi daha çığa yakalanıyor fakat sürüklenmeden kurtuluyorlar
Çığın ve kazanın olduğu yer 1300 m. civarında, en yakın köy ise 800 m. İrtifadadır.
Aramalar son derece zor koşullarda ve devam eden yağış nedeniyle doğan çığ riski altında yürütülmüş, kazadan 7 gün sonra Mutlu ACAR’ın babasının getirdiği köylülerin yaptığı arama ile, cenazesi Öksüz Boğazı mevkiinde bulunmuştur.
Çığın et kalınlığı kimi yerde 10 m. olarak ölçülmüştür.
Devamı ...
19-01-1996
Yalova - Taz Dağı
2
-
Cem Emrah ÇELEBİ’nin Hasan Dağı kış tırmanışı ve Alaca yaz tırmanışı yaptığı bilinmektedir. Ayrıca hayatını kaybettiği yörede defalarca yaz kampı yapmıştır.
Selçuk OLCAY’ın ise yaz kampı (2 - 3 kez) tecrübesi dışında tecrübesi yoktur.
Olay gününden dört gün önce yöreye düşen bir uçağın (Onno Tunç'un kullandığı uçak), arama çalışmalarında yardımlarının olabileceğini düşünerek kimseye haber vermeden yola çıkmışlardır.
Karasu mevkiinde avcılar, havanın kötüleşeceğini ve dönmeleri gerektiğini söylemişlerdir. 16 Ocak’ta hava kötüleşmiş ve ekip dönmeye çalışırken hayatını kaybetmiştir.
Cenazelerin bulunuş şeklinden, önce Selçuk OLCAY, ardından Cem Emrah ÇELEBİ ‘nin hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir.
Devamı ...
12-11-1995
Rize - Kaçkarlar
1
-
Dr. Tayfun TERCAN, Trabzon bölgesinin ilk kez düzenlediği 30 Ağustos zafer tırmanışına destek olmak üzere bölgeye gelmiştir.
Kaza günü sabah saat 05:00'te zirveye giden 25 kişilik ekibi yolcu etmiş, ardından İzmir ve Konya bölgesinden dağcılarla günübirlik bir yürüyüş için 3105 m.'lik sırt sistemi üzerinden Büyük Deniz gölüne gitmiştir. Dönüşte saat 15:00'da sırt sistemi üzerinde, yorgun bir şekilde grupla birlikte görülmüştür. Hem uçağa yetişmek, hem de zirveden dönen grubu karşılamak için acele etmiş ve gruptan bir dağcı ile ayrılarak hızla aşağı doğru inerken ayağı bir taşa takılarak düşüp yuvarlanmıştır.
Yuvarlanma esnasında kafasından dört büyük darbe alarak yarım saat içinde yaşamını yitirmiştir. Yapılan muayeneler sonucunda, darbelerin çok ciddi olduğu ve kurtulma şansı olmadığı açıklanmıştır.
Devamı ...
12-11-1994
Isparta - Davraz Dağı
1
1
Meltem ACAR , üniversitenin düzenlediği geleneksel 3. Davraz dağı yürüyüşü sırasında 22 kişilik ekiple zirveye ulaşmıştır.
Zirveden dönerken fenalaşmış ve aşağı indirildikten sonra da solumun yetmezliğinden hayatını kaybetmiştir (Milliyet Gazetesinin haberinde, ‘donarak öldüğü’ yazılmıştır)
Olay tümüyle, gerek kurumun gerekse de bireyin, daha önce sağlık muayenesi yaptırmamış olmasından kaynaklanmıştır.
Diğer yaralı ise, yüksek performans ve bilgi eksikliği nedeniyle vücut ısısını kaybederek hipotermi geçirmiştir.
Devamı ...
05-10-1994
Niğde - Bolkarlar
2
-
Ekip sabah erken saatlerde Karagölün yanındaki kamptan ayrılmış ve tırmanışa geçmiştir. Zaman içinde grupta kondüsyon farklılığı nedeniyle kopmalar olmuştur.
Ekipten Ata, İlker ve Can önde gitmişler, zirve için uygun malzemeleri olmadığına karar verip 14:00 civarı geri dönmüşlerdir.
Bu arada Devrim rahatsızlandığı için çoktan kampa geri dönmüştür. Grup geri dönerken Alparslan ve Muzaffer'i son kez dağın güneyine doğru bir yerlere inerken görmüşler ve o tarihten sonra bir daha tüm aramalara rağmen haber alamamışlardır.
Muzaffer GERÇEKER'in cesedi 8 ay sonra (Haziran 1995 sonunda) bir çoban tarafından, çimen – çarşak karışık bir alanda bulunmuş ve otopsi sonucunda ‘hipotermi nedeniyle ölüm’ olarak kayıtlara geçmiştir.
Devamı ...