Loading…

Yıl

    Bölge

      Faalİyet Türü

        Mevsİm

          Kaza Sebebİ

            01-01-2007
            Niğde - Aladağlar
            2
            1
            ORDOS kamuoyu açıklamasından (Hüseyin KAPUKAYA) aynen alınmıştır : “...Çarşak kar karışımı kolay kulvardan yukarıya doğru ilerledik (9.00). Sonrasında Utku kar kulvarının bittiği noktadan yukarı 10 metre emniyetsiz tırmandı. Görece zor olduğunu düşündü ve kendisine rahat bir nokta bulup bize ip attı. Yanına geldik. Utku oradan sola doğru lider tırmandı ve 1. istasyonu kurdu. Beni yanına çağırdı. O noktada ne yöne gideceğimize karar vermeye çalıştık. Buradan sola doğru çıktık ve bir bacaya girdik. Bacanın üzerinde çok sağlam çakılmış 1 sikke ve 1 friend (Not: Yaylı takoz – tahminen Wild Country – offset – 1996) ile 2. istasyonu kurduk. Tekrar rotaya karar vermeye çalıştık. Sol yan geçiş zor görünüyordu. O nedenle sağ tarafa karar verdik. Eğimli bir set üzerindeydik. Bürkan üstünü değiştiriyordu. 11.30’da telsizle konuştuk. Bürkan kamp ekibine telsizle ‘ikinci ipe geçiyoruz’ dedi. İstasyonda Utku benim üzerimdeydi ve Bürkan altımdaydı. Üçümüz de yardımcı emniyet ipleriyle istasyona bağlıydık. Utku istasyondayken yaklaşık yarım metre yukarıya bir ara emniyet malzemesi (friend) yerleştirdi, kontrol etti ve bu malzemeye hafif yüklenerek benden kazmasını istedi. Çantasını istasyonda bırakmıştı (daha sonra biz götürecektik). Bu arada artık emniyetini ben almaya başlamıştım. Kazmasına uzandı ve aldı. Ancak uzandığı sırada, ilk hamle öncesinde ara malzemesi yerinden çıktı. Göz göze geldik. İstasyona güveniyordum. Emniyeti belden aldığım için önce benim belime düştü ve ben de istasyondaydım. İstasyona yükün binmesiyle yerinden ilk çıkan sikke oldu. Çünkü istasyondaki friend göz hizamdaydı ve yük bindiğinde, düşüş anına kadar yerinde kaldığını gördüm. Sonra düştük. Kendime geldiğimde tanıdık olmayan bir yerdeydik. İpe asılıydık, ipe ayağımdan asılıydım. Baş aşağı bir pozisyona yakındım. İlk Utku’yu gördüm, yukarıdaydı. Bürkan benden aşağıdaydı. Her ikisi de yarım metre mesafedeydiler. Bürkan’ın nefes aldığını gördüm. Sonra yine bayıldım. Kafasında ve ellerinde kan gördüm. Utku nefes almıyordu. Aşağıya haber vermek istedim. Aklıma telsiz ve telefon gelmedi. Her ikisi de Bürkan’daydı. Düdük de Utku’daydı. Onu da almadım. İpi ayağımdan çıkardım emniyet perlonlarım üzerimde yoktu. Ayağa kalktım ancak tekrar düştüm. Düşerken yine kendimi kaybettim. Kendime geldiğimde yüzüstü uzanıyordum. Aşağıdakilere haber vermeye kilitlenmiştim. Yakınımda Bürkan’ın ‘hydration pack’ini gördüm. Sürünerek suya uzandım. Böylece kulvarın bitim noktasındaki boşluktan uzaklaşmış oldum. Tekrar kendimden geçtim. Uyandığımda su donmuştu. Sonra aşağıya haber verdim. Kafa fenerim polar ceketimin yan cebindeydi. Kaz tüyü eldivenleri içime sokmuştum. Ellerimi onlar kurtardı. Tırmanırken hava çok iyiydi. Utku’nun üzerine gri Gore-tex’i ben verdim, tırmanırken çıkardı. Utku tırmanış öncesinde malzemeyi koşumuna takılı olarak kuşanmıştı...”  
            Devamı ...
            25-11-2006
            Diyarbakır - Eğil
            1
            -
            Basından alınan ve TDF Diyarbakır il temsilcisi Abdulrahim Ekin’in açıklamalarından aynen alınmıştır. Doğa Sporları Kulübü Başkanı Abdulrahim Ekin, aralarında Saadet Turşak'ın da bulunduğu 8'i kadın toplam 21 dağcıyla eğitim çalışması yapmak üzere 25 Kasımda Eğil ilçesine gitmeyi kararlaştırdı. Çalışmayı görüntülemek üzere AA muhabirleri de ekibe katıldı. Minibüsle yola çıkarak 45 kilometre uzaklıktaki Eğil ilçesinin Ziyaret mevkisine giden Doğa Sporları Kulübü üyeleri, 2 kilometrelik yürüyüşün ardından Abdulrahim Ekin kontrolünde yüksekten inişe geçtiler. Üyeler yüksekten inişi gerçekleştirdiği sırada Kulüp Başkanı Abdulrahim Ekin, yaklaşık 15 metre genişliğindeki ve 7 metre yüksekliğinde alanda halatlı geçiş çalışması için hazırlıklara başladı. " ÇOK KEYİFLİ" DEDİ Halatı bağlamasının ardından Ekin, 2 kez geçiş yaparak, hattı kontrol etti. Yüksekten inişi tamamlayan üyeler, daha sonra hava hattından geçiş için hazırlıklara başladı. Bu sırada Saadet Turşak, hattan geçmeye başladı. Güvenli şekilde geçiş yapan Turşak, arkadaşlarına seslenerek, “Çok keyifli, bir kez daha geçmeliyim” dedi. İKİNCİ GEÇİŞTE KAZA Geçişi tamamlayıp geri dönen Turşak, kemeri ile bağlantıları sökmeye çalıştığı sırada ısrarda bulunarak tekrar geçiş yapmak istediğini bildirdi. Arkadaşlarının sırayı kendisine vermesi üzerine mutlu şekilde gülümseyerek yeniden hattan geçişe başlayan Turşak, karşı tarafa ulaştıktan sonra geri dönmek için manevra yaptığı sırada aniden düştü.  KALBİ 2 KEZ DURDU Düşmenin ardından ekipte bulunan kulüp üyesi Doç. Dr. Ali Kemal Uzunlar ile Tıp Fakültesi 6. sınıf öğrencileri Serdar Çelebi, Remzi Aslan ve Murat Yıldırım aşağıya inerek Turşak'a müdahalede bulundular. Kalbi 2 kez duran Turşak'ı, Dr. Uzunlar, kalp masajı ve solunum yaparak hayata döndürdü. BEYİN AMELİYATI YAPILDI Arkadaşları da durumu “112 Acil Servis” ile Diyarbakır  Valiliğine ileterek, helikopter istedi. Ancak, bölgeye helikopterin inmesinin mümkün olmayacağının anlaşılması üzerine bundan vazgeçildi. Gelen ambulanstaki sedyeye konularak, arkadaşları ile çevredeki köylülerin yardımıyla uçurumdan çıkarılan Turşak, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesine kaldırıldı. Yapılan beyin ameliyatının ardından reanimasyon bölümünde tedavisi süren Turşak'ın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu belirtildi. BAĞLANTIYI GEVŞETMİŞ Turşak'ın halatlı geçişteki ilk denemesinin ardından üzerindeki emniyet kemeri ile bağlantı noktasını gevşetmeye başladığı, ısrarının ardından ikinci kez hattan geçen Turşak'ın bağlantıyı sıkıştırmaması nedeniyle düştüğü belirtildi. 
            Devamı ...
            11-02-2006
            Niğde - Aladağlar
            4
            1
            HÜDDOSK kamuoyu açıklamasından aynen alınmıştır :   “…Ekip saat 7:50’de, önde 10 (Altay Özcan, Çagrı Ürünay, Soner Kolçak, Selahattin Günen, Zümrüt Isık, Dilsat çöz, Reyhan Sönmez, Filiz Saral, Barıs Ates, Dervis Kızıltepe), 20 metre arkalarından 2 (Bahar Ural, Nilgün Acar) ve 150 metre arkalarından 2 (Serpil Baybörü, Hakan Moda) kisi tesadüfi dizilimiyle, vadi tabanına paralel olarak takriben tabanın 10 metre üzerinde hareket etmektedir. Ekip, sol yamaçta muhtemel riskleri bertaraf etmek amacıyla dik olarak yükselmeye baslamıstır. Ilk birkaç adımdan sonra, önce bölgesel bir çökme, ardından 30 metre yukarıdan, yan yana iki ayrı tabakanın (2 metre kalınlıgında ve toplam 150 metre eninde), birbirlerini tetikleyerek, hareket etmeleriyle olusan çıg ile asagıya dogru yaklasık 40 metre sürüklenmistir. En arkadan gelen 2 kisi (Serpil Baybörü, Hakan Moda) dışında tüm ekip çığa maruz kalmıştır. Çığ altında kalan 12 kisiden Selahattin Günen ve Dervis Kızıltepe kendi çabalarıyla kurtulmayı başarmıslardır. Bu dörtlü, ivedilikle kazazedelerin yerlerini belirlemeye çalışmış ve yüzeye yakın olup herhangi bir uzvu dışarıda olan 5 kazazedeyi (Barış Ates, Reyhan Sönmez, Çağrı Ürünay, Dilşad içöz, Altay Özcan) çığ altından çıkarmışlardır. Gruptan Çağrı Ürünay, kazayı yetkililere bildirmek ve yardım çağırmak üzere cep telefonunun çektigi bir noktaya gönderilmis, saat 09:00’da yardım çağrısı ulaştırmayı başarmıstır. Kazanın oluşumundan 20 dakika sonra Filiz Saral bulunmuş ve kar altından bilinci kapalı halde çıkartılmıstır. Selahattin Günen tarafından yapılan 5 dakikalık suni solunum sonunda kornea refleksi, pupil refleksi ile solunum ve nabız değerleri normale dönmüstür. Bulunduğu anda kalp atımı tespit edildigi için kalp masajı yapılmamıştır. Bu esnada ekibin diger üyeleri 2 kürek ve batonlar yardımıyla çığ altında kalan 4 kişiyi aramaya devam etmişlerdir. Kazanın olusundan 50 dakika sonra Bahar Ural ve Nilgun Acar’a ulasılmıs, ancak Selahattin Günen ve Barıs Ates ile Altay Özcan ve Reyhan Sönmez tarafından uygulanan kardiyopulmoner resusitasyona (kalp masajı ve suni solunum) 30 dakika kadar devam edilmesine ragmen kazazedelerde hayat emareleri görülmemesi üzerine uygulanan hayata döndürme çalışmaları durdurulmuş ve diğer 2 kazazedeyi (Soner Kolçak, Zümrüt Isık) arama çalışmalarına ağırlık verilmiştir. Kazazedeler Filiz Saral ve Dilsad İçöz’de hipotermi belirtilerinin baslaması, dönüs yolundaki olası çıg etaplarının günesin yükselmesiyle beraber artan risk içermesi, grubun genel psikolojik durumunun dönüsü tehlikeye sokacak bir noktaya ulasması ve bulunamayan iki kazazededen ümidin kesilmesi nedeniyle arama-kurtarma çalısması kazanın olusumundan yaklasık 2 saat sonra sona erdirilmiş ve cesetlerin bulunduğu noktada kerteriz alınarak batonla isaretleme yapılmıştır. Olay yerinden hareket eden ekip saat 11:00 sularında kamp yerlerine dönmüstür. Kamuoyunun bilgisinde de oldugu gibi çeşitli arama kurtarma ekipleri bölgeye intikal edip arama çalışmalarını yürütmüş, ekip arkadaşlarımızın bulduğu iki kisi ile birlikte kar altından diğer iki kazazedeyi de çıkarıp söz konusu dört naaşı helikopterle nakletmiştir. Bilinmesi gerekir ki ; Dagcılık, riskleri sıfırlanamaz bir spordur. Asıl olan riskleri en aza indirebilmektir. Her dağcı bunun bilinci ile daglara gitmektedir. Kazadan hemen sonra gerek arama kurtarma çalışmalarına katılarak gerekse sair desteklerle acımızı paylasan aşagıda listelenen kurumlara minnettarlığımızı bildiririz;…”
            Devamı ...

            14-08-2005
            Bursa - Kestel
            1
            1
            Bölgede aynı anda tırmanış’ta bulunan, Sn. Bülent AKTAŞ’ın mailinden aynen alınmıştır : Değerli dağcı dostlar        14 Ağustos Pazar günü Bursa Narlıdere köyündeki kayalıklarda tırmanış ve spor rota açma çalışması yaparken hazin bir kaza sonucu, Ömer Kalkanlı hayatını kaybetti.        Olay saat 14:30 sularında köyün karşı tarafındaki büyük kayalıkların köylülerin deyimiyle odalar mevkiinde oldu. Yeni bir sektör olarak orayı keşfetmişti Ömer o gün sabahta yeni açmış olduğu başka bir rotada tırmandık. daha sonra öğle aradan sonra açılacak rota yerini belirledik. Yemek ve çay faslından sonra boltlamaya başlıyacaktık. Ben bu arada siz otururken diğer taraftaki tırmanan arkadaşlara bi uğrayıp geleyim başlarız dedim. Yarım saat kırkbeş dakika sonra geri geldiğimde Ömerle Onur yukarı çıkıp sistemi kurmuşlardı bile ve Ömer Onur'u üstten emniyetli olarak indiriyordu. Onur da rota temizliği yapıyordu. Tamam indir dediği sırada hızla aşağı inmeye başladı ne oluyor diyemeden yukarıdan bir bağırtıyla birlikte devasa bir kaya bloğunun koptuğunu gördük biz rotanın altında aşağıdaydık ve kaçışmaya başladık ve bloğun peşine Ömerinde aşağı düştüğünü gördüm. Blokla beraber düştüğünden ve zemin aşağı doğru eğimli olduğundan bir süre aşağı doğru yuvarlandı ve bir kaya bolğunun arasında durdu. Hemen yanına koştum. Nabzı vardı bir süre sonra solunum gelmeye başladı fakat yaraları çok kötüydü. Kafa kısmında çok derin yara, sağ ayağında açık kırık, sağ kolunda parçalı kırıklar vardı. Hemen 112 yi aradık orada ilk müdahaleyi yapmaya çalıştık. Bu arada Onur'un durumunun iyi olduğunu anladık ve Ömer’e yoğunlaştık. Ambulans geldi .Doktor ve Sedyeyi yukarı aldık. Ömeri bulunduğu yerde sedyeye aldık ve hemen aşağı indirmeye başladık. Arazi çok kötü olduğundan çok zorlu bir iniş oldu. Ambulansa koyduk ve müdahale devam etti. Hastaneye gittik bir sürede hastanede müdahale edildi fakat acı haberi vermekte gecikmediler.  Olayın olmasındaki neden, yukarıdaki emniyet sisteminin tek bloktan alınması idi. Orada hangimiz olsak büyük olasılıkla aynı sistemi kuracaktık. Ve Ömer de öyle yapmıştı bloğun büyüklüğüne güvenip ve hatta yukarıda küçük bir de test yapıp öyle kurmuştu sistemini . Blok gidince, kendisi de bloğa bağlı olduğundan gücü durdurmaya yetmemişti. Ama sanırım durumu fark edip Onur’un hayatını kurtarmayı başarmıştı . Çünkü onun hızlı da olsa sağ salim aşağı inmesine yetecek refleksi göstermişti . Olayla ilgili anlatacaklarım bu kadar. Daha sonra başka yerlerde de yazılacak ayrıntılar. Tekrar hepimizin başı sağolsun   Ömer Kalkanlı; Büyükdemirkazık Kış, Devamend Kış çıkışları var. Küçükdemirkazık-- Kaldı—Emler--Direktaş--Kızılkaya--Çağalınbaşı--Beşparmak—Lahitkaya--Vayvay ve çevresindeki diğer zirvelerde, Uludağ, Erciyes ve Avrupa Alplerinde Tacul çıkışı -  Mont Blanc v.b. Çıkışı var. Daha çok spor tırmanış bahçelerine gitti…Narlıdere…Anavarza…Kaynaklar…Balıklayalar…Pelitözü…Geyikbayırı gibi bir çok spor tırmanış alanında tırmandığı spor rotalar var.. Bursa’da boulder kayalıklarına gittiği ve yeni sektörler açtığı biliniyor. Yine Narlıdere’ de yeni sektörlerin açılmasında ve yeni rotalar açılmasında büyük katkılarda bulunmuş, insanlarla bağlantı kurup  rota açılmasını sağlamıştır.
            Devamı ...
            17-08-2004
            Kırgızistan - Pobeda Dağı
            1
            -
            Bölgede aynı anda tırmanış’ta bulunan, Robert Schneider’in Sn. Tunç FINDIK ile paylaştığı gözlemleri :   Wassili, aAexandr, Afi Gigani (georgian mountaineer) me and Ali Hakan started to climb Pobeda, Ali shared the tent with Wassili and Alexandr, I with afi. We went to camp 1 the first day, camp 3 the second and camp 5 the last. Ali was very slow, always 3 to 5 hours after us; but he always went on. We summited on day 4, and convinced Ali, who was very slow 200 meters below the summit, to come back with us. The next day we descended from camp 5 on the ridge near the west summit. Afi was very fast first, i went after him, after me Wassili and Alex, Ali was going very slow, we waited in the snow cave a long time for him, but he never came. Then a Russian team came down, they said they had seen Ali descending and suddenly falling around 6750 meters (last rockband) He fell down the north face. We looked for the body (next day with helicopter) but couldn’t find it (snow always comes down the face, there are several bergshrounds...hard to find somebody). I guess some questions remain: Ali was very slow, we hoped he would turn round himself, we tried to wait but, we got too cold, he had not hired Wassili and Alex as guides so they went ahead very often.... But even if we had been going with him slowly I think we could not have avoided the accident because on this ground, you don't belay, just carefully walk down and use the fixed ropes, if one step is wrong you fall.. .Hope this explains things a bit for Ali’s friends in Turkey, till soon! Diğer Dostlarından gelen mailler ve ipuçları : Son 5 aydaki hırslı kilo verme ve Sniejni Pars olma tutkusu . Sürantrene ( Overtraining ) olmuş olma ihtimali ..
            Devamı ...
            07-08-2003
            Niğde - Aladağlar
            1
            -
            Sn. Tunç FINDIK’ın YTUDAK e-posta grubundan paylaştığı kaza raporudur : 7 Ağustos günü üç kişilik ekibimizle (ben Tunç Fındık, Kürşat Avcı ve kamp ekibi olarak bizimle gelen arkadaşımız Serdar Güner) Cimbar Boğazı- Dipsizgöl kamp yerine vardık. 8 Ağustos günü saat 05.45 sularında Aladağlar Demirkazık Dağı Kuzey duvarı tırmanışına başladık. Tırmanış öğleden sonra saat üç sularına kadar sorunsuz geçti; rotadaki tüm dik  ve zor  etapları tırmanarak zirveden  yaklasik uc ip boyu (yaklaşık 120-140 metre) aşağıya ulaştık. Rotayı tırmananlar bilir; burada rota biraz yatar ve derin, çürük, içi buz dolu kulvarları izler. Bu kulvarın  biraz dikleştiği yerde Kürşat lider tırmanırken ben de istasyona bağlıydım ve ona ip veriyordum. Kürşat benden 12-15 metre kadar  yükselmişti. Ancak arkadaşımın tuttuğu  oldukça büyük bir kaya (kabaca, yaklaşık 1 metreye 1.5 metre ebatlarında bir dikdörtgen diyebilirim)  bir anda yuvarlanmaya başladı ve ona vurdu; büyük bir taş heyelanı ile Kürşat kulvarda taklalar atarak düştü; ben onu iple tutup  durdurana kadar  toplamda 30 metreye yakin düştü. Yaraları ve kanaması büyük olduğu için ilkyardım çabalarım  sonuca ulaşamadı; Kürşat soka girip hayatini kaybetti. Bu noktada arkadaşımı mümkün olduğunca güvenli bir tarzda sabitleyip, kampa ulaşabilmek üzere tırmanmaya devam ettim ve zirveden klasik güneydoğu sırtı rotasını (külah) ve doğu çarsağını izleyerek Dipsizgöl oba yerindeki kampımıza inebildim. Ancak yorgunluk ve stres nedeniyle buradan dağevine inme seçeneğini kullanmadım ve geceyi kampta geçirdim.. Dağevine ancak ertesi sabah vardım.
            Devamı ...

            24-02-2002
            Kastamonu - Ilgaz Dağı
            1
            1
            Ekip, klasik batı rotasını çıkmış (çok basit) ve zirve yapmıştır. Zirvede hava bozmuş ve kuzeyden kestirme olarak inişe geçmişlerdir. Yanlarında kask, krampon, kazma, ip dahil hiçbir teknik malzeme yoktur ! İki ayrı grup, önce beş kişilik grup, sonra iki kişilik grup düşerek kontrolsüz kaymışlardır. Düşüş kot farkı 150m civarıdır. Tahminen Songül COŞKUN düşme sonucu, anında hayatını kaybetmiştir. Arama kurtarma ekibine (Ertuğrul Melikoğlu liderliğinde 5 kişilik bir ekip) GSM ile haber vermişlerdir. Songül COŞKUN’un cansız bedeni, hava muhalefeti nedeni ile üçüncü günün sonunda helikopterle indirilebilmiştir. Yaralı olan Gökhan KOÇ ise 20 kişilik bir ekip desteği ile 22 saat’lik bir operasyon ile, sedye ile taşınarak aşağı indirilmiştir. www.milliyet.com.tr   /  27 Şubat 2002 Çarşamba AKUT ve JAK ekibi 2 gün sonra Ilgaz’da yaşam savaşı veren dağcılara ulaştı. Ilgaz, Songül’ü aldı ama vermiyor ! AKUT ve JAK ekipleri, hayatta kalan dağcıları kurtardı. Ancak Ilgaz Dağı, Songül’ün cesedini almaya gelen helikoptere geçit vermedi. Ceset bugün de alınamazsa mecburen sedyeyle aşağı indirilecek... Mustafa ÖZDEMİR / Seçkin KIRARSLAN / Murat KÖSE (DHA) Ilgaz Dağı’nın 2 bin 546 metre yükseklikteki Küçük Hacettepe doruğuna tırmandıktan sonra inişe geçen ancak kayalıklardan yuvarlanıp omuriliğini zedeleyen Gökhan Koç ve onu yalnız bırakmayan dağcı arkadaşları Serdar Kılıç ve Reşat Ülger dün nihayet kurtarıldı. Üç dağcı, 13 saat süren nefes kesen bir operasyonla dağdan indirilirken; Pazar günü öğle saatlerinde 500 metrelik uçuruma yuvarlanarak ölen Songül Coşkun’un (31) cesedini almak için havalanan helikoptere Ilgaz bir türlü geçit vermedi.        SUSAYINCA KAR YEDİLER      Kalınlığı 3 metreye ulaşan kara bata çıka kaza yerine ulaşan AKUT ve Jandarma Arama Kurtarma Ekibi "JAK", Gökhan Koç’u olaydan 42.5 saat sonra Ilgaz eteklerindeki Çatören’e ulaştırdı. Sedyeyle dağdan indirilen Gökhan Koç ve yanındaki dağcılar ile kurtarma ekiplerine, önden giden askerler yol açtı. Zorlu yolculukta, ağırlık yapmasın diye yanlarına su almayan kurtarma ekipleri, buzları kırıp altındaki suyu içerek ve kar yiyerek susuzluklarını giderdi. Ekip gofret, kek, bisküvi yiyerek karnını doyurdu, enerji topladı.      İstanbul Kemer Country & Golf Club’te yiyecek içecek asistanı olarak çalışan Coşkun’un cesedi ise yürüyerek taşınması güç olduğu için helikopterle alınmak üzere kaza geçirdiği yerde bırakılmıştı. Yabani hayvanların zarar vermemesi için iyice sarılan ceset, koordinatları belirlenen bir noktaya yerleştirilmişti. Ancak dün öğle saatlerinde havanın açması üzere havalanan helikopter, tipi ve sis nedeniyle cesedi alamadan döndü. Songül’ün cesedini alabilmek için bugün bir deneme daha yapılacak.   KOÇ’UN DURUMU İYİ      AKUT ve JAK ekiplerince 13 km taşınan Gökhan Koç ise ambulansla Ilgaz Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Omuriliği zedelenen Koç, Çankırı Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Koç’un boynunu hareket ettiremediği, ancak ciddi bir sağlık sorununun bulunmadığı açıklandı. Koç’la birlikte kurtarılan Serdar Kılıç da Doruk Otel’de kendisini bekleyen ailesiyle kucaklaşırken duygu yüklü manzaralar yaşandı. Kemer Country’de Doğa Sporları Müdürü olan ve dağcılara kılavuzluk eden Kılıç, "Yaşadıklarımı ancak ben bilirim. Şimdiki hislerimi anlatamam" dedi.     ‘KARDAN MAĞARA YAPTIK’      Babası Celal, annesi Ayşe, kızkardeşi Serap, eniştesi Ahmet ve 4 yaşındaki yeğeni Batuhan’a sarılarak hasret gideren Serdar Kılıç, olay günü havanın çok güzel olduğu ve Zeki Özdoğan’ın fotoğraf çektiği sırada aniden tipi ve sis bastırdığını anlatarak şunları söyledi: "Bir anda görüş mesafesi sıfıra düştü. Grup lideri olarak elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Çok zor doğa koşullarıyla mücadele ettik. Üşüdüğümüz zaman kardan mağara yaptık. İçinde ateş yakarak ısındık .   ‘SERDAR PROFESYONEL’      Kemer - Yapı Turizm yetkilileri, birlikte çalıştıkları Serdar Kılıç’ın dağcılıkla profesyonel olarak ilgilendiğini, Songül’ün ise tecrübesiz olduğunu söyledi .
            Devamı ...

            13-07-2001
            Ağrı - Ağrı Dağı
            1
            -
            Ağrı Dağı’na ikinci denemesidir.  İlk denemesinde (19 Mayıs 2000) Cehennem Deresinde düşmüş ve omzunu sakatlamıştır ! Jandarma tarafından alınarak, Iğdır Devlet Hastanesinde tedavi görmüştür. İlk denemedeki başarısız tırmanışa ve tüm uyarılara rağmen, ikinci denemesini ‘’İskender IĞDIR anısına zirveye kupa bırakma’’yı sebep göstererek yapmıştır. Tırmanış öncesi yaptığı basın toplantısında, DHA muhabirine “İNTİKAM TIRMANIŞI” ifadesini kullanmıştır ! Doğubeyazıt’tan Iğdır’a giderken Kabaktepe köyünden, yanına köylü Ahmet Kaçmaz’ı rehber (?) alarak tırmanışa başlamıştır. 4500m.’den sonra tüm kötü hava koşullarına rağmen tek başına devam etmeye karar vermiştir. 5000 m. civarında kız arkadaşı Munise’yi arayıp, kötü havanın peşini bırakmadığını söylemiş, 5165 m. platosunda zirveye 20 metre kala, cesedi arama kurtarma ekibi tarafından bulunmuştur. Sertaç TÜMERDEM, yüksek olasılıkla Hipotermi’den yaşamını yitirmiştir. Sertaç’ın cenazesi, sekizinci gün Askeri helikopter desteği ile indirilip, otopsi sonrası ailesine teslim edilmiştir.   AĞRI’DAN DERSLER: Ağrı Dağı’nda Sertaç Tümerdem’in ölümü tedbirsizlik, dikkatsizlik, eğitimsizlik gibi eksikliklerin ötesine geçen bir boyut taşıyor. Önceden bildirilen kaza !! Ağrı Dağı’nda bir kaza daha yaşandı. Sertaç Tümerdem adlı bir dağcı yaşamını yitirdi. Keşke tedbirli olsaydı Sertaç. Keşke iki kişi tırmansalardı. Keşke dikkati elden bırakmasaydı. Keşke... Dağ kazalarından sonra çıkartılan sonuçlar çoğu zaman bu çerçeveyle sınırlı tutulur. Oysa, bu kaza, “keşke”lerin ardından söylenenler gerçekleşip kişinin başına bir iş gelmese dahi, tartışılması gereken önemli bazı noktaların varlığına dikkat çekiyor. Ağrı Dağı’na yaptığımız iki kuzey çıkışının ardından rota hakkında ayrıntılı bilgi talebiyle çok sayıda telefon aldık. Bir gün İzmir’den arayan bir hanım, aynı talebi yöneltiyor; rota hakkındaki bilgileri bir gün sonra tek başına tırmanış yapacak arkadaşına ileteceğini söylüyordu. Tereddütsüz yanıtım “vazgeçsin bu sevdadan” şeklinde oldu. Bir süre sonra  tekrar aynı kişi, arkadaşını kendisinin ikna etmesinin mümkün olmadığını, belki benim sözümü dinleyebileceğini söyledi. Bir süre sonra Sertaç aradı beni. Her şeyi ayarlamıştı Sertaç. Televizyona ve gazetelere demeçler verilmiş, valiyle görüşülmüş, yola çıkılmış ve sıra en sonunda, evet en sonunda rotayla ilgili bilgi almaya gelmişti. Projenin gerçekleşmesi için belirlenen süreye bu işin eğitimini sığdırmanın olanağı kalmamıştı. Sertaç, bana söylediği kadarıyla birkaç senedir kaya tırmanışı yapıyormuş, herhangi bir buz krampon eğitimi ve deneyimi yokmuş. Geri dön çağrılarının sonuçsuz kalacağı kesinleşince, rotayı tarif etmekten başka seçenek kalmadı benim için. İşin ciddiyetini vurgulamak amacıyla tehlikeleri abartarak ve en ufak bir tereddütte veya kötü hava olasılığında geri dönmesi gerektiğini tembihleyerek bitirdim  telefon konuşmasını.  İki gün sonra, İzmir’den arayan hanım, Ağrı’dan kendisine telefon eden Sertaç’ın yanındaki kişinin dağ hastalığına yakalandığını söylüyor ve ne yapması gerektiğini soruyordu. İzmir’e ilettiğim yanıt oradan Ağrı’ya ulaştırıldı. Yine iki gün sonra, İzmir’den gelen telefonda bu kez Sertaç’ın 4 bin 200 kampı sonrasındaki rotanın tarifine ihtiyacı olduğu söylenince böyle bir yöntemi artık sürdürmenin mümkün olmadığını, beni Sertaç’ın bizzat araması gerektiğini söyledim. Sertaç beni dağdan döndükten sonra aradı. Yaklaşık 15 dakika lisan-ı münasiple yaptığının ciddiyetini anlatmaya çalıştım Sertaç’a. İki ay sonra, gazetede Sertaç’ın ölüm haberi  yer aldı. Sertaç, gazetelerin yazdığına göre bu kez “intikam” türü sözler sarf ederek yeniden çıkmıştı dağa. Vahamet düzeyine erişen konuların tartışılma ihtiyacı, ölmüş birinin ardından konuşmanın sevimsizliğini fazlasıyla aşıyor. Sertaç için yapılabilecek bir şey kalmasa da, bundan sonra sadece dağcılık için değil, kestirme yollardan mesafe kat etmenin revaçta olduğu hemen her alan için dersler çıkartmak gerekiyor. Sorun; tedbir, dikkat, delikanlılık vs. gibi konulardan çok daha büyük boyutlara sahip. Genel olarak dağcılık anlayışıyla ilgili. İşin özünden önce sunuşuna ve pazarlamasına özen gösteren anlayış, birçok alana yayılmış bir sapkınlık. Bu “işletmeci” mantığı, dağcılığa sirayet ettiğinde ise sonuç ;  kişinin yaşamının sonlanması veya başkalarının ölümüne yol açması olabiliyor. İnsan dağa ve dağcılığa  farklı saiklerle bağlanabilir. Bunda aşılamaz, aşıldığı durumda ise kişiyi affetmeyecek sınırlar vardır. “İntikam” sınır ötesidir. İyi sunulduğu durumda başkalarının gözünde kendisine değer kazandıracağı hesaplanan bir planın ekseni olmamalıdır dağcılık. Kahramanlara duyulan ihtiyaç, böyle bir boşluk yaratmıştır ne yazık ki. Bu boşluk farkında olunsa da olunmasa da, çok kişiye cazip geliyor. Y. UĞUR ULUOCAK – ATLAS DERGİSİ
            Devamı ...
            29-02-2000
            Ağrı - Ağrı Dağı
            1
            -
            Kaza sonrası, 50 kadar dağcının katılımı ile hazırlanan ve deklare edilen kaza tutanağı : ……Selçuk , yan geçişin başına geldiğinde, bu noktada, yan geçişi üç kez denemiş ancak başarılı olamamış olan Nasuh'u bulmuştur. Nasuh, ip taşıyan Selçuk'un gelmesini beklemiştir. Selçuk biraz aşağıdaki riskli bölgede bulunan ince çatlaklardan kazma emniyeti alınmasını teklif etmiş ancak Nasuh bunun riskli olduğunu savunmuş, bölgenin, ipe yük vermeden ipi denge unsuru olarak kullanarak geçilebileceğini söylemiştir. Sonuç olarak; söz konusu sistem kurulmuştur. Sert buzda buz vidası veya buz sikkesi olmadan ipi sabitleyecek bir emniyet noktası kurmak tamamen imkansız olmamasına karşın, böyle (standart) bir noktanın oluşturulmasındaki zorluk ve süre dikkate alınarak, olası bir düşüşü durduramayacağı bilinen ancak bir düşmeyi yaratabilecek koşulları engelleyebileceği varsayılan, standart dışı bir yöntem uygulamaya konmuştur. Buna göre, yukarıdaki hareketsiz dağcı herhangi bir noktaya bağlı olmayan ipin bir ucunu tutarken/salarken diğeri, ipin bedenini/diğer ucunu tutarak ve bu uca hafif bir yük vererek dikkatli bir şekilde yan geçişi tamamlayacaktır. Daha sonra gelecek olan dağcılar ise iki ucu iki elde tutulan ipten hafif bir yardım alarak geçmesi öngörülmüştü. En son dağcının ipi ise varış noktası tarafındaki kişiler tarafından tutulacaktı. İlk olarak Nasuh yukarıda anlatıldığı şekilde ipin bitimine kadar 50 metre boyunca ilerleyerek geçişi tamamlamıştır. Nasuh yan geçişi tamamladıktan sonra İskender, Selçuk'la yer değiştirmiş ve Selçuk ipi hiç tutmadan ancak yanından giderek geçişi tamamlamıştır. Son olarak saat 13:15 civarında aynı noktaya gelen Kuvvet, Nasuh'un ve Selçuk'un geçişini izleyememiş ve diğer üç dağcı tarafından benimsenen yöntem hakkında fikir sahibi olamamıştır. Kuvvet, İskender'in önerisi üzerine çantasının bel kemerinden yardımcı bir iple, ana ipe pursik bağıyla bağlanmıştır. Bu aşamada Kuvvet , varsayılan yöntemin düşüşü durduramayacak bir nitelik taşıdığını düşünmemiş, aksine kendisinin pursikle bağlanmış olmasıyla, mevcut hattın güvenli olduğu kanaatine varmıştır. Bu yönde İskender tarafından da ikaz edilmemiştir. Kuvvet son olarak İskender'e baktığında, İskender omuzunun üzerinden attığı ipi aynı taraftaki eliyle tutmaktadır. Kuvvet henüz İskender'den 3 metre uzaklaşmışken yüzü vadiye dönük olmak üzere kaymış ve ipte hiçbir direnç hissetmeden sırt üstü düşmeye başlamıştır. Düşüşü takip eden saniyelerde Kuvvet sağ tarafına dönüp kazma ile düşüşü durdurmaya çalışırken sol yanından yaklaşık üç metre öteden İskender'in hızla geçtiğini görmüştür. Aynı sırada ipin gerilmesiyle, diğer uçta ipin bağlı olduğu Nasuh'un kazması yerinden fırlamış, Nasuh sendeleyerek düşmüş, olaya tanık olan Selçuk ise ipi durdurabilmek amacıyla fırlamış olan kazma ve ipin üzerine atlamış ancak kendisi de düşmeye başlamıştır. Düşüş yaklaşık 30 metre sürdükten sonra birbirlerine yaklaşan Selçuk ve Kuvvet şans eseri aynı anda durmayı başarmışlardır. Düşüş sırasında Selçuk'un üzerine atladığı ip ve kazma da Selçuk'tan uzaklaşmıştır. Kuvvet'in durduğu noktada ipin iki ucuda tamamen boş vaziyettedir. Daha sonra yanlarına ulaşan Selçuk ve Nasuh'a İskender'in duramamış olduğunu aktarmıştır….. Bu metin , 30 Nisan tarihli toplantıda ortak olarak kararlaştırıldığı gibi, son düzeltmeler yapıldıktan sonra Kuvvet Lordoğlu, Selçuk Kahveci ve Nasuh Mahruki tarafından bir kez daha gözden geçirilip onaylanmıştır. Tarih:18.05.2000
            Devamı ...

            07-02-1999
            Denizli - Karcı Dağı
            1
            -
            Ekibin yürüyüş yaptığı bölge, birçok kulvar içermektedir. İrtifanın fazla olmamasından dolayı (1800 m) genelde katmanlaşmış bir kar yapısı vardır. Kazadan 3- 4 saat önce ciddi bir yağış başlıyor. Ekip, zirve yaptıktan sonra dönerken, tipiye sebebi ile, geldikleri nispeten kayalık ve daha zor kısımdan değil, sırt hattının diğer tarafına açılan kulvarlardan, en güvenli görünen birine giriyorlar. İniş esnasında, coğrafi yapıdan dolayı özellikle üst taraflarda kulvarı sürekli zikzaklar çizerek kesiyorlar. Yaklaşık 100 metrelik açıklık alandan sonra kulvar, sık orman örtüsü içerisinde devam ediyor. Ekibin çığa yakalandığı yer, yoğun ağaçlık bir yer. Orman içerisinde ilerleyen ekibin, ağaçlık alanda olmalarından dolayı herhangi bir çığ beklentisi yok Düşen toz kar çığı, arkadaki yığıntıyı da tetiklemiştir. Dolayısıyla toz kar çığın hemen peşine, ikinci bir kütle de geliyor Mutlu ACAR ilk düşen çığa yakalanmış, ikinci çığ ise Mutlu ACAR’ın üstünü örtmüştür. Ekipteki diğer 3 kişiden ikisi daha çığa yakalanıyor fakat sürüklenmeden kurtuluyorlar Çığın ve kazanın olduğu yer 1300 m. civarında, en yakın köy ise 800 m. İrtifadadır. Aramalar son derece zor koşullarda ve devam eden yağış nedeniyle doğan çığ riski altında yürütülmüş, kazadan 7 gün sonra Mutlu ACAR’ın babasının getirdiği köylülerin yaptığı arama ile, cenazesi Öksüz Boğazı mevkiinde bulunmuştur. Çığın et kalınlığı kimi yerde 10 m. olarak ölçülmüştür.
            Devamı ...

            Top